Bu nasil tapinmak!
Khajuraho'yu İzmir'deyken Varol'un attığı "Bu nasıl tapınak, bu nasıl tapınmak!" başlıklı e-mail'le öğrenmiştim. Erotikten öte olarak tanımlayabileceğimiz birçok figürü barındıran onlarca granitten oyma tapınak MS 1000 civarında Çandela hanedanlığı tarafından yaptırılmış. Niçin erotik figürlerin kullanıldığı konusu muamma. Tapınakta öğrenim gören öğrencilerin ileriki hayatlarına hazırlık olması için böyle bir yola gidildiği söyleniyor. 1000 sene öncesi için böylesine yaratıcı bir cinsellik anlayışı gerçekten şaşırtıcı. (Detay fotograflarini sizin yuce arastirma kabiliyetinize birakiyorum.)
Bütün trenlerin dolu olması sebebiyle tüm omurlarımın kucaklaştığı bir otobüs yolculuğundan sonra Varanasi'ye vardım. Şiva'nın kenti Varanasi, hinduların en kutsal kenti. Ganj kenarında kurulmuş. Ganj Nehri, onlar için büyük bir önem taşıyor. Garuda'nın (açıklayacağım) pençelerinden akan sudan oluştuğuna inanılıyor. Ondan "Ganj Ana" diye bahsediliyor. Ölülerini yakıp ona atıyorlar, içinde yüzüyorlar, çamaşırlarını yıkıyorlar, akşamları kenarında şenlikler düzenliyorlar, vb. Adeta nehirle yekvücut yaşanan bir hayat var. Aslına bakılırsa nehir pisten de öte. Normalde sudaki maksimum kolibasili/100 ml seviyesi 500 olması gerekirken Ganj'da bu sayı 1.5 milyon! Anlaşılan hindular onu bu haliyle de seviyor. Varanasi'nin kalbi nehir kenarındaki gatlarda atıyor. En büyük gat Dasaswamedh Gat'ı. Ancak her gatta ölü yakılmıyor. Yalnızca 2 tane gatta bu işlem uygulanıyor: Harishchandra ve Manikarnika... Manikarnika'da bir ölünün A'dan Z'ye yakılmasını 3m ötesinden izledim. Proses, alışık olmayan bizler için tüyler ürpertici gelebilir ama onlar için doğal olarak gayet sıradan bir olay. Önce, yaşına ve cinsiyetine göre bir farklı bir giysi giydirilmiş ve Ganj'da ıslatılmış ceset istiflenmiş kütüklerin üzerine yatırılıyor. Üzerine bir kat daha kütük konuyor. Saçlarını kazıtmış ve ihrama benzer bir elbise giymiş yakını (muhtemelen oğlu) kütükleri bizzat yakıyor. Ceset, yaklaşık bir saat içinde tamamen küle dönüyor. Yanma safhaları hala gözümün önünde, sanırım uzunca bir süre de orada kalacak.
Katmandu - Nepal
Bütün trenlerin dolu olması sebebiyle tüm omurlarımın kucaklaştığı bir otobüs yolculuğundan sonra Varanasi'ye vardım. Şiva'nın kenti Varanasi, hinduların en kutsal kenti. Ganj kenarında kurulmuş. Ganj Nehri, onlar için büyük bir önem taşıyor. Garuda'nın (açıklayacağım) pençelerinden akan sudan oluştuğuna inanılıyor. Ondan "Ganj Ana" diye bahsediliyor. Ölülerini yakıp ona atıyorlar, içinde yüzüyorlar, çamaşırlarını yıkıyorlar, akşamları kenarında şenlikler düzenliyorlar, vb. Adeta nehirle yekvücut yaşanan bir hayat var. Aslına bakılırsa nehir pisten de öte. Normalde sudaki maksimum kolibasili/100 ml seviyesi 500 olması gerekirken Ganj'da bu sayı 1.5 milyon! Anlaşılan hindular onu bu haliyle de seviyor. Varanasi'nin kalbi nehir kenarındaki gatlarda atıyor. En büyük gat Dasaswamedh Gat'ı. Ancak her gatta ölü yakılmıyor. Yalnızca 2 tane gatta bu işlem uygulanıyor: Harishchandra ve Manikarnika... Manikarnika'da bir ölünün A'dan Z'ye yakılmasını 3m ötesinden izledim. Proses, alışık olmayan bizler için tüyler ürpertici gelebilir ama onlar için doğal olarak gayet sıradan bir olay. Önce, yaşına ve cinsiyetine göre bir farklı bir giysi giydirilmiş ve Ganj'da ıslatılmış ceset istiflenmiş kütüklerin üzerine yatırılıyor. Üzerine bir kat daha kütük konuyor. Saçlarını kazıtmış ve ihrama benzer bir elbise giymiş yakını (muhtemelen oğlu) kütükleri bizzat yakıyor. Ceset, yaklaşık bir saat içinde tamamen küle dönüyor. Yanma safhaları hala gözümün önünde, sanırım uzunca bir süre de orada kalacak.
Katmandu - Nepal
Etiketler: Hindistan
1 Comments:
Nepal...
Ruyalarim...
Benim icin de gor, kokla, dokun...
Nese D.
Yorum Gönder
<< Home