24 Ocak 2007

Muammalar diyarı: Paskalya Adası

Rano Kau - Tum moailerin yapıldığı yer Bağlı olduğu Şili'nin Valparaiso iline 3700 km, kendisine en yakın kara parçası olan Pitcairn Adası'na (o da 50 kişinin yaşadığı minicik bir ada) 1900 km uzaklıkta, dünyada olup "dünya"ya en uzak duran yer Paskalya Adası.
Bu adanın ana özelliği, bilindiği üzere, adanın çeşitli yerlerine dağılmış, kafadan ibaret heykeller. Moai denen bu kafasal heykeller "ahu" denen platformların üzerinde duruyor. 1000'e yakın maoi adanın dört bir tarafına dağılmış durumda. Ancak üzücüdür ki çoğu 9.5 (!) richter'lik 1960 Şili Depremi ile oluşan tsunami sonucunda burun üstü çakılmışlar. Ama, ayakta duran heykeller güzellikleriyle insanı hayran bırakmaya yetip de artıyor bile.
Alacakaranlık Kuşağı havası estiren soruları şöyle özetlemek mümkün:
a- Karbon 14 metodu ile MS 1000 yıllarında yapıldığı saptanan ve ortalama 10 ton çeken bu heykeller teknik imkanlar kısıtlıyken, safi beden gücüyle kilometrelerce nasıl taşındı? Ahu Te Ko Riku
b- Şimdi bile gitmesi bir dert olan bu alakasız adaya yüzyıllar öncesi koca bir kavim nasıl geldi?
c- 1722 yılında adayı bir paskalya günü keşfeden (bkz. ada ismi!) Hollandalı kaptan karşılaştığı yerel halkı aşırı derecede ilkel, cahil cühela olarak tanımlamış notlarında. Böylesine ilkel bir halk, bir de bunun 700 sene öncesinde o heykelleri nasıl yonttu da nasıl taşıdı, niye taşıdı, vb...
a'-Taşınma konusuna bir cevap bulmak mümkün. Gemileri bile karadan yürütmüş bir soydan gelen birisi olarak diğer turistlerin şaşkınlığına katılamıyorum maalesef. Nitekim, kafayı bu konuda yormuş Pavel Pavel isimli Çek bir zat benzer düzeneği kurmuş ve o günün şartlarında sözkonusu taşımanın mümkün olduğunu kanıtlamış.
b'-Rapa Nui yerlileri, Maoriler, Tahitililer, Hawaililer'le aynı kökenden geliyor. Polinezyalı olarak tanımlanan ırkın yüzyılar öncesi GD Asya'dan geldiği iddia ediliyor. Ancak, başka bir görüş bu adaların kayıp kıta Mu'nun tepeleri olduğunu savunmakta. Açıkcası, binlerce yıl önce tahtadan gemilerle Tayland civarlarından kalkıp buralara gelinmesi pek de mantıklı gelmiyor bana. Mu tezini de hemen kabul etmek mümkün değil. Ben burada muamma bölgesinde kalmayı tercih ediyorum.
c'-Son soru ise gerçekten en enteresanı. Son araştırmalar*, başka bir kavmin bir anda gelip heykelleri yaptıktan sonra çekip gittiği yönünde. Ancak, bu da anlamsız. Burada da muamma tercihimi kullanıyorum.
Ancak sanmayın ki bu sorular içinde kayboldum, ne yapacağımı bilemez şekilde Pasifik kenarında öylece ufka bakakaldım. Hiç de değil. Pasifik halk ezgileri eşliğinde bol malzemeli Latin Amerika çiğböreği empanadas'ımı yedim, surf yapan yöre gençliğini izledim, bir scooter kiralayıp adayı turladım, vb.
Az sonra kalkacak uçağımla G. Amerika'nın en güneyine, Ushuaia'ya "ineceğim". Ve 4 ay sürecek kuzeye tırmanış başlayacak.

Pasifik ve sonsuz ufuk Ahu Akivi Restorandan deniz Günbatımı-1
Rapa Nui'li çocuklar Devrilmiş moailer Ahu Tongariki Her yere uzak
Rano Kau - Krater Ben - Ahu Akivi Günbatımı-2

Comodoro Arturo Merino Benítez Havaalanı - Santiago - Şili

Etiketler:

13 Comments:

Anonymous Adsız said...

Danikencilik oynuyon kuzen...Dünya sonradan ilkellesmis kavimlerle dolu.(bknz:Aborjinler polonezyanın usta denizcileriyken kaba bir cöl halkina donusmusler.Orta afrikadaki gorkemli devletlerin kalıntilari vs.vs.)...neyse muallakta kalmak da apayri bir keyiftir elbet.
Konaklama kosulları nasıl orda???
Bal Sultan

24/1/07 21:07  
Blogger Emre said...

Cüneyt selam, buradan sana ilk yazım. Başından beri seni okuyordum, kıskanmaya da başlamıştım ama bu son gönderdiklerinden sonra itiraf ediyorum ki seni kıskanıyorum. Ayrıca çektiğin fotoğraflar çok başarılı. Paskalya adası'ndaki son fotoğraf özellikle iyi değerlendirilmeli. İyi geziler..
Emre Boyar

24/1/07 22:53  
Blogger Cuneyt Guven said...

Kuzen,
Ben olayları doğaüstü güçlerle ya da uzaylılarla ilişkilendirmiyorum. Yalnızca tezlerin sağlam temellere bağlanamadığını söylüyorum. Kavimlerin bir şekilde (=muamma) ilkelleştiği, akıllıların elimine olup ebleklerin hayatta kaldığı tezinde olduğu gibi. Her neyse, kafalar güzel ! Keyfini çıkaralım.
Konaklama ve yemek çok pahalı değil. Asıl dert buraya kadar uçup gelmekte. Geldikten sonra başedilebilir.

Emre,
Kıskanan arkadaşlara allah size de nasip etsin demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Nazar etme ne olur, al çantanı çık yola, senin de olur.

25/1/07 04:17  
Anonymous Adsız said...

Cüneyt'im,

Dünya gözüyle görülmesi zor (hem de bizler için çok zor) yerlerden birisini de gördün, bizler de seninle görmüş olduk. Sağolasın.

Ancak, ada çok ilginç. Ben heykellerden ve kimin yaptığından ziyade orada yaşayan mevcut halka takmış durumdayım. Ada, büyüklük olarak Malta'nın yarısı kadar. Tamam Malta'yı gittik, gördük. Çünkü orada neredeyse elini uzatsan Sicilya, aşağıya yürüsen Tunus'ta gibisin. Hem de en azından Akdeniz'in ortasındasın.

Ama burada, bi yere gidip gelmek bi dert olmalı. Dolayısı ile halk (kaç kişiyse artık, herhalde herkes birbirinin yedi göbek sülalesini tanıyordur) ada imkanları ile ekononmilerini idare ettiriyor olmalı diye düşünüyorum.

Bize biraz da bu adamlar ne yerler? ne içerler? ekmeği nereden ve nasıl temin ederler? Günlük gazete diye bişey var mı? Adanın istiap haddi var mıdır? Kaç kişidir? Dünyada hiç bilmedikleri neler var? gibi konularda aydınlatabilirsen seviniriz.

Sevgiler...

Abin.

25/1/07 16:03  
Anonymous Adsız said...

Ben de şu noktaya değinicem, adayı bulan kaptan çok fena kaybolmuş yahu!!

Mu orası Mu... çok takmayın kafaya.

ST.

25/1/07 18:44  
Anonymous Adsız said...

LA, California'da bir profesor olan Jared Diamond senin tum sorularini (en azindan bu ada gecmisi ve halki ile ilgili)cevaplayacak bir kitap yazmıs :) Kitap Tubitak yayinlarindan gecen yıl "Cokus" adi ile yayinlandi. Ayrica ayni arastirmacinin bizde yayinlanan ilk kitabini "Tufek, Mikrop ve Celik" ayrica tavsiye ediyorum. Ilk kitap toplumlarin varolmalari, ikincisi ise yokolmalari ile ilgili ve superler.

Benim bu dünyada kesinlikle bulunmak istedigim bir yerden gectin. Ne guzel :)Heyecanli ve huzurlu maceralar diliyorum.

26/1/07 12:20  
Anonymous Adsız said...

Ushuaia'yadan Antarktika'ya da geçsen? Mümkün mü? Galiba <1500km mesafe.. Hani gaz vermek gibi olmasın da bir daha nerden gidicen birader!? Antarktika'ya gitmiş kaç Türk var acaba?

bak supply ship'e binersen ucuz oluyormuş:
Ushuaia'dan Antarktika'ya..

Harita

ST.

26/1/07 17:44  
Anonymous Adsız said...

Ben de Antarktika'ya gör diyorum.

Sponsorluğuna da talibim.

Abin

27/1/07 12:37  
Anonymous Adsız said...

Merhaba Cüneyt,
Hergün seni takip etmeye devam ediyoruz. Gittiğin o adalar gerçekten ilgi çekici. Dünyanın her yerinden binlerce km uzakta o insanlar nasıl yaşıyorlar? Dünyayla iletişimleri ne kadar? Olan bitenlerden nasıl ve ne kadar haberdar olabiliyorlar? Uzaklık konusunda biz de burada benzer bir durumu yaşıyoruz. Bazen bu durumun bizi ürperttiği de oluyor... Oradaki insanların böyle bir dertleri var mı merak ettik dogrusu :)

Bu arada Antartika ya geçme fikri ilginç olabilir (tabiii soğukla aran ne kadar iyidir bilemeyiz).

Kendine iyi bak... Sevgiler...

Varol-Sevgi-Deniz

27/1/07 14:23  
Anonymous Adsız said...

Sevgili Cüneyt,

Kusura bakma uzun bir ara oldu sana yazmayalı, sen böyle gezip görüyon ya dönüşünde Kültür Bakanı olsan yeridir. Canım kardeşim "başkent bilmece" oynarken geçen çocukluk dönemi nerelere geldi.. gıptayla,merakla ve keyifle takip ediyorum.. Dikkat et kendine..
M. AŞKIN

27/1/07 21:10  
Blogger Cuneyt Guven said...

Önce Antartika konusu. Hem ziyadesiyle pahalı, hem de buzlara bakayım derken Rio Karnavalı'nı kaçırma ihtimalim var. Orası da kalsın şimdilik...
Paskalya Adası'nda ne yapıp ettiklerine gelince. Ada halkı 3000 kişi ve tek yerleşim adanın batısındaki Hanga Roa kasabasında. Az da olsa ekili alan gördüm. Bir miktar meyveyi ve tahılı sanırım kendileri yetiştiriyor. Balık da gani nasıl olsa. Bunun haricindeki erzağı her gün Santiago'dan gelen uçak getiriyor. Doğal olarak fiyatlar Santiago'nun 1.5-2 kat fazlası. Bunun haricinde küçük bir liman var. 5-10 tane 20"lik konteyner gördüm. Kuru gıda sanırım bunla geliyor. TV'de problem yok. Uydu aktarmalı verici sayesinde bütün kanallar güzelce çıkıyor. Ancak gazete görmedim. Gelse bile 13te inen uçaktan önce gelme ihtimali yok haliyle. Internet, telefon da her yerde var.
Dolayısıyla, ben kendimi pek mahrumiyet bölgesinde hissetmedim. Ancak 1960'da başlayan uçak seferlerinden önce ne yapar ne ederlerdi onu bilemiyorum.

Cüneyt

28/1/07 17:12  
Blogger ROMI said...

My country is wonderful!!
The next time dont hesitate to contact me!
You must to convince Yekta and Murat to come here!

Take care and have fun

Besos

Romi

29/1/07 16:05  
Blogger Promintel said...

SO???
What happens now! I going to Easter island on September 18 and all is in Turkish!!!
Please send me some tips
Rgrds

3/9/07 03:59  

Yorum Gönder

<< Home