La Paz ve dolayları
La Paz'ın enteresan bir coğrafyası var. Kayalık koca dağların arasındaki bir çukura kurulmuş, çanak gibi bir yer. Çukur demem yanıltmasın, rakım 3660 m. Dolayısıyla, şehri çevreleyen ve daha çok gecekonduları barındıran dağlar 4000 m'nin üzerinde bulunuyor. Nitekim, La Paz dünyanın en yüksek başkenti. Resmi başkent güneydeki Sucre olsa da nedendir bilinmez (daha doğrusu nedenini ben öğrenemedim) büyükelçilikler, resmi kurumlar gelip La Paz'a yerleşmişler. Böylelikle, şehir de facto biçimde başkent olmuş çıkmış.
La Paz tipik bir büyük şehir. Takım elbiseli iş adamları hızlı adımlarla işyerlerine gidiyor, üniversite gençliği sinema önünde hangi filme gideceklerini tartışıyor, ufaklıklar annelerini yalvar yakar Burger King'e sürüklüyor, trafik zar zor ilerliyor, vb... Şehrin öyle aman aman vurucu bir noktası yok, ama yine de kendisini sevdirmesini biliyor. Özellikle, San Francisco Kilisesi ve çevresi komik şapkalı şişman teyzeleriyle, ucuz DVD'ci ve CD'cileriyle, lezzetli salteñacılarıyla (empanadanın Bolivya usulü), tüm dünyadan gelmiş gezginleriyle capcanlı bir bölge.
Fiyatlar inanılmaz derecede ucuz. Birkaç örnek: a) Aile lokantasında set öğle yemeği (Etli sebze çorbası, salata, pilav üstü köfte, buralarda pek sevilen - ellerden düşmeyen meyveli jöle) = 8 Bolivianos = 1.4 YTL - b) Alsancak benzeri bir alanda gayet nezih bir kafede cappucino = 4 Bolivianos = 0.7 YTL - c) TV'li, banyolu, tertemiz 3 yıldızlı otel = 40 Bolivianos = 7 YTL ... Fiyatlar böyle olunca, doğal olarak ucuzsever İsrailliler derhal kolonize olmuşlar, o sevimli (!) dilleriyle kendi aralarında şakıyıp duruyorlar. (Artık ömür boyu İbranice duymasam da olur. Doydum, yetti, yetmekten öte bezdirdi.)
2 gün etrafı kolaçan edip Peru vizemi de hallettikten sonra buraların en ekstrem olayına imza attım: Ölüm Yolu! Yungas Bölgesi'ndeki Coroico'yu La Paz'a bağlayan bu yol dünyanın en tehlikeli yolu olarak geçiyor. Yeni açılan otoyol öncesi tüm araçlar buradan geçiyormuş. Yolun darlığı ve zeminin berbatlığı sayesinde yılda yaklaşık 100-200 kişi burada hayatını yitiriyormuş. Mevzu kısaca şu: 4700 rakıma kadar minibüsle çıkılıyor, dağ bisikletlerine atlanıyor, yeni açılan otoyoldan kamyonların uyarı klaksonları eşliğinde saat 50 km/h hızla aşağı iniliyor, yağmur ve yoğun sis altında patika yola dalınıyor, hız kesilmiyor, çamura bata çıka ilerleniliyor, sis dağılınca ve yağmur kesilince sol taraftaki uçurumun 90º ve 300 m olduğu farkedilip ürperiliyor, ama asla vazgeçilmiyor, geçtiğimiz yıllarda aşağı uçarak vefat edenlerin anısına dikilen haçlar arasında devam ediliyor ve mutlu sona ulaşılıyor. Sonuç: 4 saatte bisikletle 67 km yol katediş, 4700 m'den 1100 m'ye iniş, hafızalarda kalan adrenalin yüklü dakikalar ve nefis manzaralar...
Güzel, ucuz, sevimli ülke Bolivya'daki son durağım Copacabana'ya geldim. Şimdi Titicaca Gölü kenarından günbatımını izlemeye gidiyorum, müsaadenizle...
Copacabana (Titicaca Golu) - Bolivya
La Paz tipik bir büyük şehir. Takım elbiseli iş adamları hızlı adımlarla işyerlerine gidiyor, üniversite gençliği sinema önünde hangi filme gideceklerini tartışıyor, ufaklıklar annelerini yalvar yakar Burger King'e sürüklüyor, trafik zar zor ilerliyor, vb... Şehrin öyle aman aman vurucu bir noktası yok, ama yine de kendisini sevdirmesini biliyor. Özellikle, San Francisco Kilisesi ve çevresi komik şapkalı şişman teyzeleriyle, ucuz DVD'ci ve CD'cileriyle, lezzetli salteñacılarıyla (empanadanın Bolivya usulü), tüm dünyadan gelmiş gezginleriyle capcanlı bir bölge.
Fiyatlar inanılmaz derecede ucuz. Birkaç örnek: a) Aile lokantasında set öğle yemeği (Etli sebze çorbası, salata, pilav üstü köfte, buralarda pek sevilen - ellerden düşmeyen meyveli jöle) = 8 Bolivianos = 1.4 YTL - b) Alsancak benzeri bir alanda gayet nezih bir kafede cappucino = 4 Bolivianos = 0.7 YTL - c) TV'li, banyolu, tertemiz 3 yıldızlı otel = 40 Bolivianos = 7 YTL ... Fiyatlar böyle olunca, doğal olarak ucuzsever İsrailliler derhal kolonize olmuşlar, o sevimli (!) dilleriyle kendi aralarında şakıyıp duruyorlar. (Artık ömür boyu İbranice duymasam da olur. Doydum, yetti, yetmekten öte bezdirdi.)
2 gün etrafı kolaçan edip Peru vizemi de hallettikten sonra buraların en ekstrem olayına imza attım: Ölüm Yolu! Yungas Bölgesi'ndeki Coroico'yu La Paz'a bağlayan bu yol dünyanın en tehlikeli yolu olarak geçiyor. Yeni açılan otoyol öncesi tüm araçlar buradan geçiyormuş. Yolun darlığı ve zeminin berbatlığı sayesinde yılda yaklaşık 100-200 kişi burada hayatını yitiriyormuş. Mevzu kısaca şu: 4700 rakıma kadar minibüsle çıkılıyor, dağ bisikletlerine atlanıyor, yeni açılan otoyoldan kamyonların uyarı klaksonları eşliğinde saat 50 km/h hızla aşağı iniliyor, yağmur ve yoğun sis altında patika yola dalınıyor, hız kesilmiyor, çamura bata çıka ilerleniliyor, sis dağılınca ve yağmur kesilince sol taraftaki uçurumun 90º ve 300 m olduğu farkedilip ürperiliyor, ama asla vazgeçilmiyor, geçtiğimiz yıllarda aşağı uçarak vefat edenlerin anısına dikilen haçlar arasında devam ediliyor ve mutlu sona ulaşılıyor. Sonuç: 4 saatte bisikletle 67 km yol katediş, 4700 m'den 1100 m'ye iniş, hafızalarda kalan adrenalin yüklü dakikalar ve nefis manzaralar...
Güzel, ucuz, sevimli ülke Bolivya'daki son durağım Copacabana'ya geldim. Şimdi Titicaca Gölü kenarından günbatımını izlemeye gidiyorum, müsaadenizle...
Copacabana (Titicaca Golu) - Bolivya
Etiketler: Bolivya
2 Comments:
Merhaba Cuneyt,
Cok sagol bizlere inanilmaz bir geziyi, guzel fotolar, ayrintili bilgiler ve hos bir uslupla sundugun icin. 360 in tirkayikisi olduk. Iyi yolculuklar, yolun acik olsun, daha nice iyi fotograflar rastgelsin.
Isvec'ten selamlar,
Abin Mesut'un arkadasi Levent'in esinin ablasi :)..
Annem seni öldürecek...
Abin
Yorum Gönder
<< Home